Cins Dergisi Sayı: 123 (Aralık 2025);Ama Gelememiştir Henüz Hatasından Dönenler

Stok Kodu:
2770000056793
Boyut:
215-300-
Sayfa Sayısı:
68
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-10-07
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
60,00
2770000056793
693108
Cins Dergisi Sayı: 123 (Aralık 2025);Ama Gelememiştir Henüz Hatasından Dönenler
Cins Dergisi Sayı: 123 (Aralık 2025);Ama Gelememiştir Henüz Hatasından Dönenler
60.00
HENÜZ GELEMEMİŞTİR HATASINDAN DÖNENLER Modern insanın en çok unuttuğu şeyin ne olduğuna dair herkes bir şey söylüyor; teknoloji diyorlar, hız diyorlar, tüketim diyorlar. Ama kimse söylemiyor: Asıl unuttuğumuz şey özlemek. Çünkü özlemenin kendisi, rasyonel aklın tarif edemediği bir zaman kırılmasıdır. Ne ölçülür, ne denenir, ne de ispatlanır. Ama içimizde bir yerlerde, kimsenin tarif etmeyi başaramadığı bir sancı gibi durur. Bize dünyanın artık tamamen akılla çözülebilir bir yer olduğunu öğrettiler. İnsan duygusunun, kalbin, hafızanın, iç sese benzer o kırılgan alanların çağ dışı olduğunu söylediler. “Özlemek” dedik, onu bile nörolojik bir meseleye indirgediler. Sanki çocukluğun kapısından içeri yeniden girmenin, bir insanı beklemenin, yıllarca dönmeyen bir sesin hayalini kurmanın fizikte, kimyada bir karşılığı varmış gibi. Modern insan zamanla birlikte unuttu: bazı şeyler ancak hissedilerek bilinir. Geçen zaman da aynı akıbete uğradı. Takvimlere sıkıştırıldı, grafiklere bölündü, üretkenlik uygulamalarına zimmetlendi. Ama kimse, bir anın bir ömre nasıl sığabildiğini anlatamadı. Kimse, bir günün neden bazen ağır bir yüzyıl gibi çöktüğünü açıklayamadı. Çünkü açıklanamaz olanı açıklamaya çalışan modern akıl, insanın derin çatlaklarını hep görmezden geldi.İşte bu yüzden özlemek, modern insanın saklı isya-nıdır. Hiçbir veriye, hiçbir rasyonel çabaya teslim olmaz; kendi yasasını kendi içinde taşır. Bir ses, bir sokak lam-bası, bir eski defter… Hepsi zamanda bir gedik açar ve insanı bir anda geri çağırır. Bugün özleyen insan aslında hâlâ direniyor. Zamanı yalnızca saniyelerden ibaret saymayan, bir duygunun ağırlı-ğını da taşıyabileceğini bilen bir hatıranın peşinden gidiyor.Belki de sorulması gereken şey şu: Eğer insan özleye-biliyorsa, hâlâ insan kalmak için bir şansı vardır. Ve modern dünyanın bütün gürültüsüne rağmen, kalbinde kü-çücük bir boşluk bırakmayı hâlâ göze alıyorsa, o boşluk, belki de en büyük hakikatimizdir. Ve elbette: Henüz gelememiştir hatasından dönenler.
HENÜZ GELEMEMİŞTİR HATASINDAN DÖNENLER Modern insanın en çok unuttuğu şeyin ne olduğuna dair herkes bir şey söylüyor; teknoloji diyorlar, hız diyorlar, tüketim diyorlar. Ama kimse söylemiyor: Asıl unuttuğumuz şey özlemek. Çünkü özlemenin kendisi, rasyonel aklın tarif edemediği bir zaman kırılmasıdır. Ne ölçülür, ne denenir, ne de ispatlanır. Ama içimizde bir yerlerde, kimsenin tarif etmeyi başaramadığı bir sancı gibi durur. Bize dünyanın artık tamamen akılla çözülebilir bir yer olduğunu öğrettiler. İnsan duygusunun, kalbin, hafızanın, iç sese benzer o kırılgan alanların çağ dışı olduğunu söylediler. “Özlemek” dedik, onu bile nörolojik bir meseleye indirgediler. Sanki çocukluğun kapısından içeri yeniden girmenin, bir insanı beklemenin, yıllarca dönmeyen bir sesin hayalini kurmanın fizikte, kimyada bir karşılığı varmış gibi. Modern insan zamanla birlikte unuttu: bazı şeyler ancak hissedilerek bilinir. Geçen zaman da aynı akıbete uğradı. Takvimlere sıkıştırıldı, grafiklere bölündü, üretkenlik uygulamalarına zimmetlendi. Ama kimse, bir anın bir ömre nasıl sığabildiğini anlatamadı. Kimse, bir günün neden bazen ağır bir yüzyıl gibi çöktüğünü açıklayamadı. Çünkü açıklanamaz olanı açıklamaya çalışan modern akıl, insanın derin çatlaklarını hep görmezden geldi.İşte bu yüzden özlemek, modern insanın saklı isya-nıdır. Hiçbir veriye, hiçbir rasyonel çabaya teslim olmaz; kendi yasasını kendi içinde taşır. Bir ses, bir sokak lam-bası, bir eski defter… Hepsi zamanda bir gedik açar ve insanı bir anda geri çağırır. Bugün özleyen insan aslında hâlâ direniyor. Zamanı yalnızca saniyelerden ibaret saymayan, bir duygunun ağırlı-ğını da taşıyabileceğini bilen bir hatıranın peşinden gidiyor.Belki de sorulması gereken şey şu: Eğer insan özleye-biliyorsa, hâlâ insan kalmak için bir şansı vardır. Ve modern dünyanın bütün gürültüsüne rağmen, kalbinde kü-çücük bir boşluk bırakmayı hâlâ göze alıyorsa, o boşluk, belki de en büyük hakikatimizdir. Ve elbette: Henüz gelememiştir hatasından dönenler.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat