9786256462939
693462
https://www.kitapova.com/yaslanma-uzerine-isyan-ve-boyun-egme
Yaşlanma Üzerine: İsyan ve Boyun Eğme
187.60
Yaşlanma, vaat edildiği gibi bilgeliğe ve huzurlu bir limana yolculuk mudur, yoksa bedenin ve zihnin geri döndürülemez bir çöküşe, "biyolojik bir hiçliğe" doğru sürüklenişi mi?
Jean Améry Yaşlanma Üzerine'de bu soruyu her türden sahte iyimserliği elinin tersiyle itip sarsıcı bir dürüstlükle yanıtlarken ne bir teselli ne de bir tür rehberlik sunar. Yaşlanmanın, modern toplumlarda sıklıkla dile getirildiği gibi "ikinci bahar" değil, insanın düpedüz dünyasızlaşarak kendi içsel zamanına hapsolduğu çetin bir yüzleşme süreci olduğunu anlatır. Améry deneyimi ve acıyı görünmez kılan söylemlere şiddetle karşı çıkar: Yaşlanma zahmetlidir, çilelidir ve ıstırap doludur.
Üstelik kapitalist düzende de tahammül edilemez bir fazlalıktır: Dünyamız varolmak değil meta sahibi olmak üzerine kurulu olduğundan ve yalnızca bir şeye sahip olduğumuzda varolabildiğimizden, Améry, dünyasızlaşma anlamına gelen yaşlanmanın gerçek anlamıyla mülksüzleşme olduğunu ileri sürer. Böylece yaşlanma, bir yandan toplumsal olarak inşa edilen benliğin çözülmesine dönüşürken, diğer yandan yaşlanan insana kendi varlığıyla gerçek anlamda ilk kez karşı karşıya kalma imkânı verir.
Marcel Proust, Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir ve Thomas Mann gibi yazarların yalnızca eserlerini değil bizzat yaşlanan insanlar olarak kendilerini de metne dahil eden Améry, biyolojik, kültürel ve toplumsal yaşlanmanın birbirine örülerek deneyimlendiği bu nihai yolculuk hakkındaki hakikatle yüzleşmeye; okuru kendiyle mutlak anlamda varoluşçu bir hesaplaşmaya çağırıyor.
"Ölüm üzerine düşünülecek hiçbir şey yoktur; dâhi de b udala da bu konuda aynı derecedeyetersiz kalır."
Yaşlanma, vaat edildiği gibi bilgeliğe ve huzurlu bir limana yolculuk mudur, yoksa bedenin ve zihnin geri döndürülemez bir çöküşe, "biyolojik bir hiçliğe" doğru sürüklenişi mi?
Jean Améry Yaşlanma Üzerine'de bu soruyu her türden sahte iyimserliği elinin tersiyle itip sarsıcı bir dürüstlükle yanıtlarken ne bir teselli ne de bir tür rehberlik sunar. Yaşlanmanın, modern toplumlarda sıklıkla dile getirildiği gibi "ikinci bahar" değil, insanın düpedüz dünyasızlaşarak kendi içsel zamanına hapsolduğu çetin bir yüzleşme süreci olduğunu anlatır. Améry deneyimi ve acıyı görünmez kılan söylemlere şiddetle karşı çıkar: Yaşlanma zahmetlidir, çilelidir ve ıstırap doludur.
Üstelik kapitalist düzende de tahammül edilemez bir fazlalıktır: Dünyamız varolmak değil meta sahibi olmak üzerine kurulu olduğundan ve yalnızca bir şeye sahip olduğumuzda varolabildiğimizden, Améry, dünyasızlaşma anlamına gelen yaşlanmanın gerçek anlamıyla mülksüzleşme olduğunu ileri sürer. Böylece yaşlanma, bir yandan toplumsal olarak inşa edilen benliğin çözülmesine dönüşürken, diğer yandan yaşlanan insana kendi varlığıyla gerçek anlamda ilk kez karşı karşıya kalma imkânı verir.
Marcel Proust, Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir ve Thomas Mann gibi yazarların yalnızca eserlerini değil bizzat yaşlanan insanlar olarak kendilerini de metne dahil eden Améry, biyolojik, kültürel ve toplumsal yaşlanmanın birbirine örülerek deneyimlendiği bu nihai yolculuk hakkındaki hakikatle yüzleşmeye; okuru kendiyle mutlak anlamda varoluşçu bir hesaplaşmaya çağırıyor.
"Ölüm üzerine düşünülecek hiçbir şey yoktur; dâhi de b udala da bu konuda aynı derecedeyetersiz kalır."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.