Şostakoviç;Elli Yıl Sonra

Stok Kodu:
9786254184697
Boyut:
165-220-
Sayfa Sayısı:
144
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-11-15
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%35 indirimli
300,00
195,00
3 adet mevcut
9786254184697
676610
Şostakoviç;Elli Yıl Sonra
Şostakoviç;Elli Yıl Sonra
195.00
20. yüzyıl büyük devrimlerin, savaşların, ulusal kurtuluş mücadelelerinin ve karşıdevrimlerin çağıydı. Politikada olduğu kadar kültür-sanat alanında da büyük kırılmalara ve yaratıcı patlamalara gebeydi. Şostakoviç, özelde senfoni türünde genelde müzik dünyasında yeni ufuklara çağlayan bir yataktır. Yüzyılın ortasında yönünü arayan insanla “müzik düşüncesi” üzerinde buluşarak kendi sesini aramış; insanın çok boyutlulukla yüklü “dramı”nı yine onun yaratıcı gücüne duyduğu güvenle aşmaya çalışmıştır. O, uygarlığın derin dokusuna, kendi kumaşında biçtiği evrensele kucak açan bir yorum kattı. Sovyet insanının gündelik tasalarını; 1905 ve 1917 Devrimlerini, İçsavaşı, tarımda kolektivizasyonu, İkinci Dünya Savaşı'nı hep derinlikle, incelikle, ülke sevgisiyle evrensel biçime bürüdü. Soğuk Savaş'ın antikomünist histerisine kapılmadan, özgün bir hümanizma geliştirdi. Bu tarihsel uğrak bizi “Şostakoviç'i nasıl dinlemeli?” sorusuna getiriyor. Dinleyiciyi, Soğuk Savaş'ın yarattığı tahribatla şekillenen “piyasa mahkûmu” olmak zorunda değil. Bilakis, müzik önünde “kendi saygınlığını bilen kişi” olmak zorunluluğundadır. Cumhuriyet bilgesi Bilsay Kuruç, yalın ama özlü çalışmasında, Şostakoviç'i tarihsel bağlamı içinde incelerken hem salt tüketici konumuna itilmeye çalışılan “müzikseverlik” fikrine meydan okuyor, müziğin kolektif doğasını anımsatıyor hem de Sovyet kültür yaşamına dair –Soğuk Savaş yalanlarına pabuç bırakmadan– derin ipuçları veriyor.
20. yüzyıl büyük devrimlerin, savaşların, ulusal kurtuluş mücadelelerinin ve karşıdevrimlerin çağıydı. Politikada olduğu kadar kültür-sanat alanında da büyük kırılmalara ve yaratıcı patlamalara gebeydi. Şostakoviç, özelde senfoni türünde genelde müzik dünyasında yeni ufuklara çağlayan bir yataktır. Yüzyılın ortasında yönünü arayan insanla “müzik düşüncesi” üzerinde buluşarak kendi sesini aramış; insanın çok boyutlulukla yüklü “dramı”nı yine onun yaratıcı gücüne duyduğu güvenle aşmaya çalışmıştır. O, uygarlığın derin dokusuna, kendi kumaşında biçtiği evrensele kucak açan bir yorum kattı. Sovyet insanının gündelik tasalarını; 1905 ve 1917 Devrimlerini, İçsavaşı, tarımda kolektivizasyonu, İkinci Dünya Savaşı'nı hep derinlikle, incelikle, ülke sevgisiyle evrensel biçime bürüdü. Soğuk Savaş'ın antikomünist histerisine kapılmadan, özgün bir hümanizma geliştirdi. Bu tarihsel uğrak bizi “Şostakoviç'i nasıl dinlemeli?” sorusuna getiriyor. Dinleyiciyi, Soğuk Savaş'ın yarattığı tahribatla şekillenen “piyasa mahkûmu” olmak zorunda değil. Bilakis, müzik önünde “kendi saygınlığını bilen kişi” olmak zorunluluğundadır. Cumhuriyet bilgesi Bilsay Kuruç, yalın ama özlü çalışmasında, Şostakoviç'i tarihsel bağlamı içinde incelerken hem salt tüketici konumuna itilmeye çalışılan “müzikseverlik” fikrine meydan okuyor, müziğin kolektif doğasını anımsatıyor hem de Sovyet kültür yaşamına dair –Soğuk Savaş yalanlarına pabuç bırakmadan– derin ipuçları veriyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat