9786256699809
652503
https://www.kitapova.com/politik-sosyoloji
Politik Sosyoloji
360.00
Politik sosyolojinin temel araştırma nesnesi hiç şüphesiz ki iktidardır.
Sosyal bilimlerde sorular her zaman cevaplardan daha önemli ve daha
yönlendirici olmuştur. Bu sebepten iktidarı anlamaya çalışmak da
iktidara ilişkin doğru soruları sormakla başlar. “İktidar nedir, iktidarın bir
özü var mıdır, iktidar nasıl işler, toplumları kim yönetiyor, iktidar
toplumda nasıl dağılmıştır ve tabii iktidar kolayca tanınabilen, teşhis
edilebilen bir şey midir” vb. sorular bu bağlamda ele alınabilecek
sorulardır.
Dijitalleşen ve yapay zekâ ile şekillenen bir çağın eşiğinde,
toplumsal ilişkiler ve politik yapılar radikal bir dönüşüm sürecinden
geçiyor. Artık yalnızca üretim ve iletişim biçimlerimiz değil; düşünme,
öğrenme ve karar alma süreçlerimiz de teknolojik değişimlerin etkisi
altında şekilleniyor. Birey ve toplum arasındaki sınırlar giderek
bulanıklaşırken, güç ilişkileri ve iktidar mekanizmaları da yeniden
tartışılmayı bekliyor.
Bu kitap, tam da bu noktada, politik sosyolojiyi dijital çağın
ışığında yeniden yorumlamayı amaçlıyor. Marx ve Weber'in
perspektifleri, Foucault'nun iktidar ve disiplin kavramı, Habermas'ın
kamusal alan analizi ve Bourdieu'nün sermaye ile alan teorileri, hâlâ
dijitalleşen toplumsal dinamikleri anlamak için bize ışık tutuyor. Ancak
teorik çerçeveyi yalnızca kuramsal tartışmalarla sınırlamak yeterli
değil; gerçek yaşamın ve kültürün bize sunduğu örneklerle bu
kavramları somutlaştırmak gerekiyor. Örneğin, Fargo'nun kara mizah
ile örülü adalet ve suç teması, küçük bir kasabada bile bireyin
eylemlerinin toplumsal sonuçlarıyla nasıl çatışabileceğini gösteriyor:
Marge Gunderson'un sakin ama kararlı adalet arayışı, politik ve
toplumsal güç ilişkilerinin bireysel yaşam üzerindeki etkilerini gözler
önüne seriyor. Breaking Bad ise, Walter White'ın kimliğini ve etik
sınırlarını sorgularken, modern toplumda birey-toplum çatışmasının ve
güç mücadelesinin bireysel düzlemde nasıl dramatik biçimde tezahür
ettiğini gösteriyor.
Politik sosyolojinin temel araştırma nesnesi hiç şüphesiz ki iktidardır.
Sosyal bilimlerde sorular her zaman cevaplardan daha önemli ve daha
yönlendirici olmuştur. Bu sebepten iktidarı anlamaya çalışmak da
iktidara ilişkin doğru soruları sormakla başlar. “İktidar nedir, iktidarın bir
özü var mıdır, iktidar nasıl işler, toplumları kim yönetiyor, iktidar
toplumda nasıl dağılmıştır ve tabii iktidar kolayca tanınabilen, teşhis
edilebilen bir şey midir” vb. sorular bu bağlamda ele alınabilecek
sorulardır.
Dijitalleşen ve yapay zekâ ile şekillenen bir çağın eşiğinde,
toplumsal ilişkiler ve politik yapılar radikal bir dönüşüm sürecinden
geçiyor. Artık yalnızca üretim ve iletişim biçimlerimiz değil; düşünme,
öğrenme ve karar alma süreçlerimiz de teknolojik değişimlerin etkisi
altında şekilleniyor. Birey ve toplum arasındaki sınırlar giderek
bulanıklaşırken, güç ilişkileri ve iktidar mekanizmaları da yeniden
tartışılmayı bekliyor.
Bu kitap, tam da bu noktada, politik sosyolojiyi dijital çağın
ışığında yeniden yorumlamayı amaçlıyor. Marx ve Weber'in
perspektifleri, Foucault'nun iktidar ve disiplin kavramı, Habermas'ın
kamusal alan analizi ve Bourdieu'nün sermaye ile alan teorileri, hâlâ
dijitalleşen toplumsal dinamikleri anlamak için bize ışık tutuyor. Ancak
teorik çerçeveyi yalnızca kuramsal tartışmalarla sınırlamak yeterli
değil; gerçek yaşamın ve kültürün bize sunduğu örneklerle bu
kavramları somutlaştırmak gerekiyor. Örneğin, Fargo'nun kara mizah
ile örülü adalet ve suç teması, küçük bir kasabada bile bireyin
eylemlerinin toplumsal sonuçlarıyla nasıl çatışabileceğini gösteriyor:
Marge Gunderson'un sakin ama kararlı adalet arayışı, politik ve
toplumsal güç ilişkilerinin bireysel yaşam üzerindeki etkilerini gözler
önüne seriyor. Breaking Bad ise, Walter White'ın kimliğini ve etik
sınırlarını sorgularken, modern toplumda birey-toplum çatışmasının ve
güç mücadelesinin bireysel düzlemde nasıl dramatik biçimde tezahür
ettiğini gösteriyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.