9786059389884
629463
https://www.kitapova.com/ortacagda-istanbul
Ortacağda Istanbul
169.00
Greko-Roma dünyasının son büyük kentsel yerleşimi Konstantinopolis, nasıl ortaçağ Hıristiyan Avrupa'sının en büyük
kentine dönüştü? Yedinci yüzyılda halifelerin fetih rüyalarını süsleyen kentle 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in fethettiği kent
arasında ne gibi farklar vardı? Konstantinopolis'in, eski dünyanın çöküşü sürecinde ayakta kalmasının nedeni, sağlam
altyapısının ve kentsel hayatın temel yapılarının aslen değişmemesiydi. Altıncı yüzyıl ortalarında hayata geçen liman, pazar,
imparatorluk sarayı, kilise gibi kurumlar “Karanlık Çağlar” denen yedinci ve sekizinci yüzyıllar boyunca hizmet etmeyi ve
ardından gelen uzun canlanma döneminde model olmayı sürdürdü. Kentin erken dönem Hıristiyan çehresi, ancak onuncu
yüzyıldan itibaren yeni manastırların, aristokrat evlerinin inşasıyla ve Haliç'teki ticari hayatın dönüşmesiyle değişmeye
başladı. Ama bu yeni imarlaşma o sıralarda hâlâ var olan çekirdeğin etrafında örgütlenmekteydi. Kentsel hayatın sürekliliği,
1203-4 Dördüncü Haçlı Seferi'yle ve ardından gelen yağma ve yangınlarla kesintiye uğradı. Konstantinopolis, Bizans
İmparatorluğu'nun son iki yüzyılında, merkezi olmayan, dağınık bir periferiye yayılan bir kent haline geldi.
Dünyanın önde gelen Bizans tarihçilerinden Paul Magdalino, yazılı kaynakların yanı sıra arkeoloji ve mimarlıktan da
yararlanarak ortaçağ İstanbul'unu tahayyül etmemizi sağlıyor. Yazarın kendi ifadesiyle, “Bu kitap Osmanlı ve Cumhuriyet
İstanbullularının altında, 330'dan 1453'e o uzun Bizans geçmişi boyunca tarihi yarımadada veya çevresinde birikmiş kentsel
tecrübe katmanlarına yapılmış derin bir kazıdır.
Greko-Roma dünyasının son büyük kentsel yerleşimi Konstantinopolis, nasıl ortaçağ Hıristiyan Avrupa'sının en büyük
kentine dönüştü? Yedinci yüzyılda halifelerin fetih rüyalarını süsleyen kentle 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in fethettiği kent
arasında ne gibi farklar vardı? Konstantinopolis'in, eski dünyanın çöküşü sürecinde ayakta kalmasının nedeni, sağlam
altyapısının ve kentsel hayatın temel yapılarının aslen değişmemesiydi. Altıncı yüzyıl ortalarında hayata geçen liman, pazar,
imparatorluk sarayı, kilise gibi kurumlar “Karanlık Çağlar” denen yedinci ve sekizinci yüzyıllar boyunca hizmet etmeyi ve
ardından gelen uzun canlanma döneminde model olmayı sürdürdü. Kentin erken dönem Hıristiyan çehresi, ancak onuncu
yüzyıldan itibaren yeni manastırların, aristokrat evlerinin inşasıyla ve Haliç'teki ticari hayatın dönüşmesiyle değişmeye
başladı. Ama bu yeni imarlaşma o sıralarda hâlâ var olan çekirdeğin etrafında örgütlenmekteydi. Kentsel hayatın sürekliliği,
1203-4 Dördüncü Haçlı Seferi'yle ve ardından gelen yağma ve yangınlarla kesintiye uğradı. Konstantinopolis, Bizans
İmparatorluğu'nun son iki yüzyılında, merkezi olmayan, dağınık bir periferiye yayılan bir kent haline geldi.
Dünyanın önde gelen Bizans tarihçilerinden Paul Magdalino, yazılı kaynakların yanı sıra arkeoloji ve mimarlıktan da
yararlanarak ortaçağ İstanbul'unu tahayyül etmemizi sağlıyor. Yazarın kendi ifadesiyle, “Bu kitap Osmanlı ve Cumhuriyet
İstanbullularının altında, 330'dan 1453'e o uzun Bizans geçmişi boyunca tarihi yarımadada veya çevresinde birikmiş kentsel
tecrübe katmanlarına yapılmış derin bir kazıdır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.