Makas

Stok Kodu:
9786259750521
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
111
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-06-18
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%25 indirimli
140,00
105,00
9786259750521
527921
Makas
Makas
105.00
Herkesin bir hikâyesi vardır ama hikâyelerin de kendine ait rotaları... Ve bazı yollar keskin bir makasla değişir. Makas, sıradan insanları sıradışı bir kesişme noktasında buluşturuyor. Aşk, hayal kırıklığı, geçmişin izleri ve kaçınılmaz olan makas darbeleri... Makas, şehirlerin birbirine benzemez sokaklarında yürürken insanın kendi içindeki tanıdık boşlukla karşılaşmasını anlatıyor. Hiçbir şey tesadüf değil ya da belki her şey öyledir. Her şey bir anda uzaklaştı Yavuz'dan; her şey küçüldü, silindi. Varlar yok olmaya meyletti, çoklar hiç olmaya. Nesneler hacimlerini yitirmeye başladı, fikirler anlamlarını. Renkler yoktu artık; sesler yoktu. Doğduğu kasaba yoktu artık. Toz toprak içindeki çocukluğu, korkup kaçtığı çoban köpekleri, badem çalarken düştüğü ağaçlar yoktu. İlk aşkı, ilk kavgası, dersten kaçıp içtiği sigarası, asker düğününde yaktığı kınası, annesi, babası, neden mutsuz olduğunu hiç anlamadığı karısı yoktu. Artık hiçbir şey yoktu. Yok bile yoktu. Kâinat, “Ol”dan öncesine dönmüştü âdeta. Bir patlamayla başlayan evren, bir patlamayla bitmişti sanki. Kıyamet-i Kübra değilse de Kıyamet-i Suğra buydu işte.
Herkesin bir hikâyesi vardır ama hikâyelerin de kendine ait rotaları... Ve bazı yollar keskin bir makasla değişir. Makas, sıradan insanları sıradışı bir kesişme noktasında buluşturuyor. Aşk, hayal kırıklığı, geçmişin izleri ve kaçınılmaz olan makas darbeleri... Makas, şehirlerin birbirine benzemez sokaklarında yürürken insanın kendi içindeki tanıdık boşlukla karşılaşmasını anlatıyor. Hiçbir şey tesadüf değil ya da belki her şey öyledir. Her şey bir anda uzaklaştı Yavuz'dan; her şey küçüldü, silindi. Varlar yok olmaya meyletti, çoklar hiç olmaya. Nesneler hacimlerini yitirmeye başladı, fikirler anlamlarını. Renkler yoktu artık; sesler yoktu. Doğduğu kasaba yoktu artık. Toz toprak içindeki çocukluğu, korkup kaçtığı çoban köpekleri, badem çalarken düştüğü ağaçlar yoktu. İlk aşkı, ilk kavgası, dersten kaçıp içtiği sigarası, asker düğününde yaktığı kınası, annesi, babası, neden mutsuz olduğunu hiç anlamadığı karısı yoktu. Artık hiçbir şey yoktu. Yok bile yoktu. Kâinat, “Ol”dan öncesine dönmüştü âdeta. Bir patlamayla başlayan evren, bir patlamayla bitmişti sanki. Kıyamet-i Kübra değilse de Kıyamet-i Suğra buydu işte.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat