Bu işlem için üye girişi yapmanız gerekiyor

Hiçlik Defteri 2

Stok Kodu:
9789758612512
Boyut:
140-140-
Sayfa Sayısı:
176
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009-01-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
120,00
9789758612512
616492
Hiçlik Defteri 2
Hiçlik Defteri 2
120.00
Anılarımızın bir güncesini tutmamız gerekir; gönül güncesi, can gölgesinde hiçlik defterine yazılır. Çabamız, hiçlik defterine yazılanları okuma uğraşı olarak algılanmalıdır. Varlığa gelen her şey, yani hayvan, ağaç, taş-toprak, su-rüzgâr, doğal olarak insan da kendi öyküsünü anlatmanın-yazmanın hayalini kurar; bunu bir ölçüde başarır da. Demek ki her şey bir öykü kitabıdır; bir anı defteri ya da güncedir. İnsan söz konusu olduğunda o bir gönül defteridir ya da gönül güncesidir. İnsan okunacak en büyük kitaptır, derken gönül defterinde yazılanlar anlatılmak istenir. Bedene davranmak, bedene girmek anlamını taşır; bunu da hiçlik diye tanımladığımız içimizi "nesnelleştirmeden" yapamayız. Nesnelleştirme işini gerçekleştirdiğimizde bedenimize girebilecek en uygun noktayı saptamış oluruz: O noktadan kendimize dokunduğumuzda bedenimiz kapısını bize açar; gireriz kendimiz kendi içimize ve bir güzel sevişiriz kendimizle; insana özgü sesler çıkmaya başlar; bu sesler, bizim sevişme seslerimizdir. Sesleri çözdüğümüzde bunun bilme kültürünün değil, değiştirme kültürünün bir parçası olduğunu hemen anlarız.
Anılarımızın bir güncesini tutmamız gerekir; gönül güncesi, can gölgesinde hiçlik defterine yazılır. Çabamız, hiçlik defterine yazılanları okuma uğraşı olarak algılanmalıdır. Varlığa gelen her şey, yani hayvan, ağaç, taş-toprak, su-rüzgâr, doğal olarak insan da kendi öyküsünü anlatmanın-yazmanın hayalini kurar; bunu bir ölçüde başarır da. Demek ki her şey bir öykü kitabıdır; bir anı defteri ya da güncedir. İnsan söz konusu olduğunda o bir gönül defteridir ya da gönül güncesidir. İnsan okunacak en büyük kitaptır, derken gönül defterinde yazılanlar anlatılmak istenir. Bedene davranmak, bedene girmek anlamını taşır; bunu da hiçlik diye tanımladığımız içimizi "nesnelleştirmeden" yapamayız. Nesnelleştirme işini gerçekleştirdiğimizde bedenimize girebilecek en uygun noktayı saptamış oluruz: O noktadan kendimize dokunduğumuzda bedenimiz kapısını bize açar; gireriz kendimiz kendi içimize ve bir güzel sevişiriz kendimizle; insana özgü sesler çıkmaya başlar; bu sesler, bizim sevişme seslerimizdir. Sesleri çözdüğümüzde bunun bilme kültürünün değil, değiştirme kültürünün bir parçası olduğunu hemen anlarız.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat