9786053966487
693406
https://www.kitapova.com/eskicaglardan-ortacaglara-doguda-ve-batida-farmakoloji-calismalari-ve-veba-salginlari
Eskiçağlardan Ortaçağlara Doğuda ve Batıda Farmakoloji Çalışmaları ve Veba Salgınları
497.25
İnsanoğlunun yeryüzünde varoluşundan itibaren yaratılışı nedeniyle akıl, ruh ve bendeni ile ilgili sağlık sorunlarıyla
karşılaştığı aşikârdır. Bu durumun doğal sonucu olarak zaman zaman maruz kaldığı hastalıklardan kurtulmak
maksadıyla çeşitli ilkel tedavi yöntemlerine başvurmaya başlamıştır. Bu arayışın bir sonucu olarak uzun soluklu
zaman dilimi içerisinde bazı hastalıkları iyileştirmeye yarayan çeşitli bitkisel, hayvansal ve madensel droglar
keşfedilmeye başlanmıştır. Bu süreci, ilkel şekliyle Farmakoloji kültürünün doğduğunu ortaya koyan bir aşama olarak
kaydetmek gerekir. Bu süreç ve barındırdığı ilkel denemeler, aynı zamanda tıp ve tababetin insanoğlu tarafından
keşfini de simgelemektedir. İşte o günden beri tıp ve tababet ve bunların ikizi olan Farmakoloji kültürü birbirinin
devamı şeklinde günümüze kadar gelişimlerini sürdürmüşler ve bundan sonra da sürdürmeye devam edeceklerdir.
Eskiçağlardan Ortaçağların sonuna dek devam eden veba salgınları ise uzun zaman doğuda ve batıda yaşayan
insanları derinden etkilemiş ve binlercesinin ölümüne, büyük kitlelerin acılar çekmesine ve telafisi mümkün olmayan
büyük maddi kayıplara sebep olmuştur. Bu dönemlerde büyük, orta ve küçük ölçekli onlarca veba salgını meydana
gelmiş, ancak yapılan yoğun tıbbi çalışmalara rağmen insanlığı adeta perişan eden bu hastalığın bir türlü tedavisi
gerçekleşememiştir. Bu veba salgınlarının insan telefatı bakımından en korkunç olanlarından birisi şüphesiz ki M. S.
6 Yüzyılın ilk yarısında başlayan ve Bizans imparatoru Jüstinyan'ın bu hastalığa yakalanması sebebiyle “Jüstinyan
Veba Salgını” olarak adlandırılan salgın hastalıktır. Diğeri ise M. S. 14 Yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan ve doğuda
ve batıda binlerce insanın ölümüne sebep olan “Kara Ölüm” veba salgınıdır. Bu iki büyük evrensel veba salgını
yanında zaman zaman doğuda ve batıda baş gösteren onlarca bölgesel çaplı veba salgınları da meydana gelmiştir.
Bütün bu veba salgınları dönemlerinde hastalığa maruz kalan devletlerin sağlık kuruluşlarında görev yapan tabip ve
Farmakologlar yoğun tedavi yöntemlerine başvurmuşlar ve başta tiryak denilen bileşik ilaç olmak üzere birçok drogu
denemeye çalışmışlardır. Ancak bu yoğun çabalar çağımıza gelene kadar veba salgınlarını tamamen ortadan
kaldırmaya yetmemiştir. Yazarın ve Arkeoloji ve Sanat Yayınevi'nin, eserin zevkle okunması temennileriyle…
İnsanoğlunun yeryüzünde varoluşundan itibaren yaratılışı nedeniyle akıl, ruh ve bendeni ile ilgili sağlık sorunlarıyla
karşılaştığı aşikârdır. Bu durumun doğal sonucu olarak zaman zaman maruz kaldığı hastalıklardan kurtulmak
maksadıyla çeşitli ilkel tedavi yöntemlerine başvurmaya başlamıştır. Bu arayışın bir sonucu olarak uzun soluklu
zaman dilimi içerisinde bazı hastalıkları iyileştirmeye yarayan çeşitli bitkisel, hayvansal ve madensel droglar
keşfedilmeye başlanmıştır. Bu süreci, ilkel şekliyle Farmakoloji kültürünün doğduğunu ortaya koyan bir aşama olarak
kaydetmek gerekir. Bu süreç ve barındırdığı ilkel denemeler, aynı zamanda tıp ve tababetin insanoğlu tarafından
keşfini de simgelemektedir. İşte o günden beri tıp ve tababet ve bunların ikizi olan Farmakoloji kültürü birbirinin
devamı şeklinde günümüze kadar gelişimlerini sürdürmüşler ve bundan sonra da sürdürmeye devam edeceklerdir.
Eskiçağlardan Ortaçağların sonuna dek devam eden veba salgınları ise uzun zaman doğuda ve batıda yaşayan
insanları derinden etkilemiş ve binlercesinin ölümüne, büyük kitlelerin acılar çekmesine ve telafisi mümkün olmayan
büyük maddi kayıplara sebep olmuştur. Bu dönemlerde büyük, orta ve küçük ölçekli onlarca veba salgını meydana
gelmiş, ancak yapılan yoğun tıbbi çalışmalara rağmen insanlığı adeta perişan eden bu hastalığın bir türlü tedavisi
gerçekleşememiştir. Bu veba salgınlarının insan telefatı bakımından en korkunç olanlarından birisi şüphesiz ki M. S.
6 Yüzyılın ilk yarısında başlayan ve Bizans imparatoru Jüstinyan'ın bu hastalığa yakalanması sebebiyle “Jüstinyan
Veba Salgını” olarak adlandırılan salgın hastalıktır. Diğeri ise M. S. 14 Yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan ve doğuda
ve batıda binlerce insanın ölümüne sebep olan “Kara Ölüm” veba salgınıdır. Bu iki büyük evrensel veba salgını
yanında zaman zaman doğuda ve batıda baş gösteren onlarca bölgesel çaplı veba salgınları da meydana gelmiştir.
Bütün bu veba salgınları dönemlerinde hastalığa maruz kalan devletlerin sağlık kuruluşlarında görev yapan tabip ve
Farmakologlar yoğun tedavi yöntemlerine başvurmuşlar ve başta tiryak denilen bileşik ilaç olmak üzere birçok drogu
denemeye çalışmışlardır. Ancak bu yoğun çabalar çağımıza gelene kadar veba salgınlarını tamamen ortadan
kaldırmaya yetmemiştir. Yazarın ve Arkeoloji ve Sanat Yayınevi'nin, eserin zevkle okunması temennileriyle…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.