Ay Kocaman Gece Uzundu

Stok Kodu:
9786255515483
Boyut:
135-195-
Sayfa Sayısı:
192
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-07-17
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%25 indirimli
250,00
187,50
9786255515483
549401
Ay Kocaman Gece Uzundu
Ay Kocaman Gece Uzundu
187.50
“… Bu akşamüstü bu masada yapayalnız ne yapıyorum? Ne istiyorum? Kendime acı çektirmek mi? Geçmişte kaybolmak ya da kendimi bulmak mı? Mevsimlik bir çiçek gibi solmak ya da köklerimi yeniden canlandırmak mı? Ya bu yolculuk da doldurmazsa boşluklarımı, hatta daha da büyütürse onları ne yapacağım? Bütün şehirlerimi, benim olmayanları bile tek tek gezecek miyim?” Cemre bir sabah kendi hayatına uyanamaz. Ne şehirler eskisi gibidir ne aynalar tanıdıktır artık. Yaşadığı büyük acının ardından, ne sokaklar ona aittir ne de bedeni. Ay ışığı sadece izler, gece susar. Cemre artık görünmeyen duvarlarla çevrili bir iç mahkemede yürür gibidir. Bu roman, bir kadının varoluşunu yeniden tanımlama çabasının, içsel bir yolculuğun hikâyesidir. Sessizlikle konuşulan bir hüzün, karanlıkta örülen bir direniş… Simone de Beauvoir'a selam durarak, “kadın doğulmaz, kadın olunur” demekle kalmaz Cemre, rahmini gömer. Bu sembolik eylem, yalnızca bir organı değil, ona yüklenmiş ideolojik anlamları da toprağa verir. Artık kadınlık ne doğurganlığa ne de cinselliğe indirgenebilir. Kadınlık, onun için her seferinde yeniden doğan, tanımı asla sabitlenemeyen bir arzudur; kendi kendini icat eden “karanlık bir kıta”. Cemre'nin hikâyesi, okuyucuyu yalnızca bir karakterin değil, kadınlık kavramının da izini sürmeye çağırıyor. Bazen kendimizi anlayabilmek için, önce kendi hayatımızın romanını okumamız gerekir. Agâh Aydın Psikoterapist, Psikiyatrist
“… Bu akşamüstü bu masada yapayalnız ne yapıyorum? Ne istiyorum? Kendime acı çektirmek mi? Geçmişte kaybolmak ya da kendimi bulmak mı? Mevsimlik bir çiçek gibi solmak ya da köklerimi yeniden canlandırmak mı? Ya bu yolculuk da doldurmazsa boşluklarımı, hatta daha da büyütürse onları ne yapacağım? Bütün şehirlerimi, benim olmayanları bile tek tek gezecek miyim?” Cemre bir sabah kendi hayatına uyanamaz. Ne şehirler eskisi gibidir ne aynalar tanıdıktır artık. Yaşadığı büyük acının ardından, ne sokaklar ona aittir ne de bedeni. Ay ışığı sadece izler, gece susar. Cemre artık görünmeyen duvarlarla çevrili bir iç mahkemede yürür gibidir. Bu roman, bir kadının varoluşunu yeniden tanımlama çabasının, içsel bir yolculuğun hikâyesidir. Sessizlikle konuşulan bir hüzün, karanlıkta örülen bir direniş… Simone de Beauvoir'a selam durarak, “kadın doğulmaz, kadın olunur” demekle kalmaz Cemre, rahmini gömer. Bu sembolik eylem, yalnızca bir organı değil, ona yüklenmiş ideolojik anlamları da toprağa verir. Artık kadınlık ne doğurganlığa ne de cinselliğe indirgenebilir. Kadınlık, onun için her seferinde yeniden doğan, tanımı asla sabitlenemeyen bir arzudur; kendi kendini icat eden “karanlık bir kıta”. Cemre'nin hikâyesi, okuyucuyu yalnızca bir karakterin değil, kadınlık kavramının da izini sürmeye çağırıyor. Bazen kendimizi anlayabilmek için, önce kendi hayatımızın romanını okumamız gerekir. Agâh Aydın Psikoterapist, Psikiyatrist
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat